Friday, June 15, 2007

Balkanlara Genç Bir Selam


“Gulag”, kısaca, “Sovyet tutuklu kampları sistemi” olarak tanımlanabilir. 20. yüzyılın insan eliyle yaratılan çok sayıda cehenneminden olan biri bu kamp sisteminde, bilindiği gibi, 1930-1953 yılları arasında 12 milyon insan ölmeye bırakılmıştı. Bu, asla kapanmayacak bir yaraydı; ama Stalin’in sonrasında Kruşçev -sanki mümkünmüş gibi- bu yaranın kabuk bağlaması için çalışmış ve kimine göre de bir ölçüde bunu başarmıştı. Yazımızın konusu Zack Condon (ya da müzikal projesinin ismiyle Beirut)’un müziği -eğer bu kampların bir orkestrası olsaydı- adeta onlar tarafından icra edilmiş gibi.
Evet, Beirut’un ilk albümünün ismi “Gulag Orkestar”. Daha henüz 21 yaşında bir Amerikalı olan Zack Condon, ‘Postcards from Italy’ isimli şarkısını ağabeyine dinletince, görünüşte olumsuz bir tepki almış: “Dul kadınlar gibisin,” demiş ağabeyi. Condon ise buna sevinmiş ve bu görüşe sadık kalarak, çizgisini bozmadan albümünü tamamlamış.
Hüzünlü bir albüm “Gulag Orkestar”. Balkan ve Rus, kısaca Doğu Avrupa ezgileriyle indie-folk müziğinin ender rastlanan, ama iyi bir karışımı. Dolayısıyla trompet sesi çok duyuluyor albümde. Zira trompet, bu (bize) yakın coğrafyaların hüznünü iyi yansıtan bir enstrüman.
Açılışta, albümle aynı ismi taşıyan bir tür Balkan cenaze marşı var. Trompetli bir girişin ardından son derece melodik ve melankolik bir tema ve acılı bir vokalle başlıyor albüm. İkinci sıradaki ‘Prenzlauerberg’ ve ardından gelen ‘Brandenburg’, melankoliyi üst düzeye çıkararak Balkan müziğinden hiç haberi olmayanların bile kulaklarını kabartıyor. ‘Postcards from Italy’ şarkısı dinleyiciyi, Kusturica filmlerinde gördüğümüz eğlenceli bir Balkan düğününün ardından, alkolün bitmeye yüz tuttuğu ama nostaljik bir neşenin hâlâ sürdüğü bir geceye götürebilir. ‘Mount Wroclai’ ile bulutlar giderek dağılırken, ‘Rhineland’da trompetler yine minör melodiler çalıyor. ‘Scenic World’ ise indie-folk’a, hatta lo-fi’ya yakın bir şarkı ve Condon’ın trompeti ve akordeon, bu kez sanki Kuzeybatı Avrupa’dan çok güzel bir ezgiyi çalıp söylüyor: “Kaygısız bir hayatın hayalini kurmaya çalışıyorum / Tüm günbatımlarının nefes kestiği bir dünya manzarası...” Şarkı isimlerine dikkat edilirse, bir Avrupa turunda, Rusya ya da Balkanlar’dan çok Almanya’da konaklandığını söyleyebiliriz. ‘Bratislava’, bandoyu getiriyor beraberinde ve bir tür marş dinliyoruz. Condon’ın anlaşılmaz şarkı sözlerini burada da duymak mümkün. Sesinden genç olduğu gerçi belli oluyor ama Tom Waits’in yokluğunda, votkalı ve dumanlı bir ortamda mikrofonu eline alsa, kimsenin bu sese itirazı olmaz. Onun sesi güçlü ve her yere uyabilecekmiş gibi çıkıyor. Vurmalı çalgılar, klarnet, akordeon, mandolin ve keman ise, neredeyse tamamı evde kaydedilen “Gulag Orkestar” albümünün diğer temel enstrümanları.



Yaşamadan Bilmek

Aslında Zack Condon’ın, Balkan müziğinin gerisinde yatan acıları ya da bu coğrafyaların tecrübesini yaşamadığını biliyoruz. Okulu bırakıp çıktığı dört aylık Avrupa gezisinde daha çok Paris’te kalmış, orada bol bol Balkan müziği dinlemiş, dönünce de etnik müziklerin farkına varmış, aydınlanmış ve dinlediklerinin etkisinde şarkılar yazmaya başlamış. Koçani Orkestrası’nın “Alone at the Wedding” albümü, onun favorisi. “Kusturica filmlerini seyrettiğimde, sürekli sarhoş halde ortalıkta dolaşan ve sağa sola çarpan bandolara bayılmıştım,” diyor. “Bu müziklerin nasıl zor koşullar altında üretildiklerini bilmiyorum; sadece bu müziğin ne hakkında olduğuna, bu müziklerde neyi sevdiğime dair genel bir sezgim var.”
Albümün kapak fotoğrafı Almanya’nın Leipzig şehrinde bir kütüphanede bulunmuş ama fotoğrafçı bilinmiyor. Bilen varsa, Condon’a haber vermesi gerekiyor.
Dağınık, sarhoş ve duygulu bir müzik yapmak isteyen; öte yandan Beirut’a hiç gitmemiş olan ve orayı antik Müslüman kültürle çevrili şık bir kent olarak hayal eden Condon, giderek daha çok seviliyor. Son EP’sinin ismi “Lon Gisland”. Son dönemlerin “İlle de Roman olsun” diye özetlenebilecek eğilimlerinin ve Gogol Bordello ya da DeVotchka gibi topluluklarının yanına yerleştirebiliriz Beirut’u. Globalizmin sayısız zararı, yerel değerlerin yok edilmesine kadar vardı ama onları daha da görünür kılmış da oldu. Ezgileri sevenler, yerelliği korumaya çabalıyor hâlâ.

Beirut / Gulag Orkestar (Equinox Müzik)

No comments:

Kuyan-Bulak Halı Dokumacıları Lenin'i Onurlandırıyor

Sık sık ve cömertçe onurlandırılır Yoldaş Lenin. Büstleri vardır ve heykelleri. Kentlere ve çocuklara verilir onun ismi. Konuşmalar yapılır ...